"Sorun
nedir Dünyalı
?" dedi Zaphod, dikkatini havanın
devasasa bulutlarına
çevirirken. (Otostopçunun galaksi rehber)
Almış
gibiydi; etrafıma
yaydığım
buram buram depresif kokuyu...İstemsiz
falan da değildi
aslında;
bu yayma eylemi... Hatta istediğimde,
çok iyi gizleyebildiğimi
de itiraf etmem lazımdı.
Fakat bulutları
sadece karayken gören biri, neden aksi için uğraşsın
ki ? Neden ? İyi
giden bir şeyi
bok etme isteği;
niyeydi ? Dramaya olan merakımız
mı
? İlgiye
olan açlığımız
mı
? Neden ? Çok ilginç değil
mi bu; "Neden ?" sorusu ? "Nedeninin ne önemi var"
diye düşünmüyor
değilim
tabi. Fakat yok mu o içimizi kemiren, başımıza
türlü türlü belalar açan merak duygusu... Merakla başlamadı
mı
zaten; insanları
gözlemleme, insanları
tanıma
düşüncesi...
"İnsanları
ne kadar iyi tanıyorsun
?" diye sordum, bu anlamsız
karaktere. Cevap alamadım.
Cevap alamadığım
için de mutluydum. Egolarıma
yenik düşüp
de kibirli davranmak istemezdim. Ama şimdi
düşününce;
günün her saatinde, her dakikasında
hatta ve hatta her saniyesinde bile, egolarımıza
yenik düşüyoruz
aslında.
Diğer
insanlardan farklı
olmak için, daha doğrusu
özel hissetmek için uğraşıp
duruyoruz. Fakat unuttuğumuz
bir şey
var sanki... Hemen hemen her insan, zaten bunun için uğraşmıyor
mu ? Onca insan, aynı
şey
için uğraş
verirken, nasıl
daha özel olabilirzki ?
"Sorun
nedir Dünyalı
?" ha... "Belki de sorun; Dünyalı
olmamızdır.
Kim bilir..." dedim, dikkatimi bastıran
karanlığa
çevirirken...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder